Yunanistan sohbetlerimizin beşincisi, Yunanistan’daki emlak piyasasının ve Selanik Emlak Ofisi’nin gülen yüzü, golden visa ve dolayısıyla Yunanistan’da oturma izni denince ilk akla gelen isimlerden Aslıhan Sezer… Aslıhan’ı şirket hesabına sürekli yüklediği restore edilmiş, şahane modern evlerinden ve Selanik’teki keyifli yaşamına dair paylaşımlarından biliyorsunuzdur. Lafı hiç uzatmadan sizi onun gözünden Yunanistan’a, Selanik’e ve profesyonel çalışma alanının detaylarına taşımak istiyorum. Hepimize şimdiden keyifli okumalar 😊
Öncelikle beni kırmayıp bizimle söyleşmeyi kabul ettiğin için çok teşekkür ederim. Bilmeyenler için öncelikle bize kısaca kendini tanıtabilir misin? Kimdir Aslıhan Sezer? Yunanistan’dan önce neler yapardı? Yunanistan’da neler yapıyor?
Bana sayfanda yer ayırdığın için asıl ben teşekkür ederim. Aslıhan Sezer, Yunanistan’a gelmeden önce Türkiye’nin en büyük holdinglerinden birine ait bir seyahat acentesinde yurtdışı kurumsal seyahat ve event organize eden bir beyaz yakalıydı. Turizm sektöründeki 21 yılın ardından kurumsal hayatı geride bırakarak 2017’de Selanik’e taşındım. Şimdi burada Yunanistan’da gayrimenkul almak, emlak yatırım yoluyla oturum izni sahibi olmak isteyen başta Türk ve diğer AB üyesi olmayan ülke vatandaşlarına yardımcı oluyorum.
Peki Yunanistan’a taşınma fikri tam olarak nasıl şekillendi? Ve tabii, neden Selanik?
Biliyorsun her beyaz yakalının hayali emekli olunca bir Ege kasabasına yerleşmektir 😊 Yunanistan’a taşınma fikri de eşimle bizim emeklilik hayalimizdi. Komşuyu çok sevdiğimiz için her sene tatillerde mutlaka Yunanistan’a seyahat ederdik. Bu gidip gelmelerde birtakım gayrimenkul fırsatları ilgimizi çekti. Buna emlak alım yoluyla oturum izni hakkı da eklenince, emeklilik hayallerimiz birden gerçeğe dönüştü. Neden Selanik konusuna gelirsek… Selanik’in Türkiye’ye en yakın büyük şehir olması, uçak harici karayoluyla da ulaşımı mümkün ve pratik olması, İstanbul’da hala aile, dostluk ve iş bağlantıları olan bizler için büyük avantajdı. Ayrıca Atina gibi trafiği, kalabalığı olan bir metropoldense Selanik gibi daha minimal, daha sakin ama büyük şehirin imkanlarını taşıyan bir şehir bize cazip geldi. Buralara sık gelip giden herkesin hemfikir olduğu üzere, Atina İstanbul ise, Selanik İzmir’dir biliyorsun. O sebeple neden Selanik değil de, tabii ki Selanik diyelim 😊
Eski bir turizmci de olduğun için, ülkeyi uzun zamandır tanıdığını tahmin ediyorum ama bize Yunanistan’la gerçekleşen ilk temasının ne zaman olduğunu ve o ilk seyahatte neler hissettiğini tarif edebilir misin?
Yunanistan’a ilk seyahatim 2007 yazında oldu. Turizmci olarak mesleki deformasyonum; 1 haftalık tatilde en az 3-4 farklı yer göremezsem rahat edemiyordum. O seyahatte de Kuşadası’ndan feribotla Simi, Mykonos, Santorini, Girit rotasını takip etmiştik. Bu tatil bana başka bir ülkede ama evimdeymişim gibi hissettirmişti. Deniz ve iklimin benzerliği, mutfak ve yaşam kültürünün bize yakınlığı, insanların sıcakkanlılığı beni en etkileyen şeyler olmuştu.
Ülkede şimdiye kadar nereleri gördün? Yaşadığın şehir olduğu için Selanik’i klasman dışı bırakırsak favorin neresi?
Yunanistan’ı seven birçok Türk gibi yakın adaların çoğunu gördüm. Midilli, Sakız, Simi, Girit, Rodos, Mykonos, Santorini ve sınırdan devam edersek Dedeağaç, Drama, Gümülcine, Kavala, Thasos, Selanik, Halkidiki, Atina. Favorim ise kesinlikle Selanik’e de sadece 1 saat mesafede olan Halkidiki. Bence Yunanistan’ın Maldivleri ünvanını sonuna kadar hakediyor.
Bana hep soruluyor, ben de ilk kez bir başkasına sormuş olayım: Yunanistan’da bir Türk olarak yaşamak nasıl bir duygu? Olumlu-olumsuz nasıl tepkiler alıyorsun?
Tabii, bu çok sorulan bir soru doğal olarak. Selanik konum itibariyle mübadeleye en maruz kalan bölgelerin başında yer alıyor. Bu sebeple burada herkes ailesinde Anadolu’dan kökler taşıyor. Pazarda yumurtacım Manisalı, kasabım Bursalı, apartmandan komşunun düğününe gittiğimizde hep beraber çiftetelli oynuyoruz. İnsan kendini o kadar da başka bir ülkede hissetmiyor. Bu kültürel benzerlikler ve ortak noktalardan ötürü burada bir Türk olarak yaşamak çok kolay. Öte yandan işin içine tarih ve politika girdiğinde iki tarafın da travmatik anıları ister istemez ortaya çıkıyor. Kişisel anlamda şu ana kadar Türk olduğum için olumsuz bir durumla hiç karşılaşmadım. Ancak iki ülke arası ilişkilerdeki her gerginlik sonrasında ‘sence bu sefer savaş çıkacak mı?’ vb. sorulara yanıt vermekten biraz yoruldum.
Her gün, gündelik hayatlarımızın koşturmacası içinde belki fark edemediğimiz küçük güzellikler oluyor aslında etrafımızda… Senin Yunanistan’daki hayatından, bizimle paylaşabileceğin böyle bir anın ya da tecrüben var mı?
Birkaç kez oldu farklı zamanlarda. İlk senemizde annem evi yerleştirmeye yardıma geldiğinde pazarda dolaşırken Türkçe konuştuğumuzu duyan bir kadın gelip kırık Türkçesi ile ‘biz kardeşiz, politikacılar neden böyle’ diye boynuma sarılıp ağlamıştı. Hiç beklemediğim tarzda bir yakınlık olduğundan çok şaşırmıştım. Evimize taşınırken komşumuz ilk gelişimizde bizi yoldan geldiniz diye evine davet edip, kahve ve dolma ikram etmişti; aynı bizdeki misafirperverliği görünce mutlu olmuştuk. Bir de burada Türk dizileri sebebiyle Türkçe kurslarına artan bir ilgi var. Şehir merkezinde telefonda Türkçe konuşamaz oldum 😊 Türkçe öğrenmek isteyenlerden yolda durdurup tanışmak isteyenler çok oluyor. İçlerinden buluşup Türkçe-Yunanca pratik yaptıklarım ve halen görüştüğüm yeni dostlarım oldu.
Peki biraz da yazının bir diğer odağı olan, Yunanistan’daki emlak işinden konuşalım istiyorum. Bu fikir nereden çıktı? Neden Yunanistan?
Burak’tan çıktı valla, ben ne güzel gelip evimin yinekası(kadını) olacaktım J Şaka bir yana iyi ki çıkmış çünkü çalışmadan nasıl yaşanır bilmiyorum. Şöyle anlatayım; Burak Baytu, benim bünyesinde olduğum Baytu Realty firmasının sahibi ve Londra’da yaşıyor; turizm ve emlak üzerine faaliyetleri devam ediyor. Bizim tanışıklığımız uzun yıllar turizmde beraber iş yaptığımız zamanlara dayanıyor. Burak’ın Londra’daki emlak işi, kısa dönem kiralamaların, AirBNB kavramının da hayatımıza girmesiyle güzel bir ivme kazanmıştı ve ülke dışından yatırımcı getiriyordu. Benim Yunanistan’a yerleşme kararımı öğrenince Burak, ‘Neden Yunanistan’ı da portföyümüze almayalım’ dedi ve olaylar gelişti. Londra Brexit’e rağmen halen Türk yatırımcı için güzel bir yatırım lokasyonu çünkü insanlar bugün aldıkları evlerinden kısa sürede yatırımlarını geri aldıkları gibi, devamında o evlere birkaç sene içinde İngiltere’de okuttukları çocuklarını yerleştirerek de evden tekrar tekrar kazanıyorlar. Yunanistan ise Türk yatırımcı gözünde benim yorumumla ‘yakın Avrupa’. Ulaşımı kolay, kültürü aynı, denizi, güneşi, turizimiyle her anlamda hem yatırım bazında, hem de yaşam kalitenizi yükseltmek adına size çok yönden kazandıracak bir lokasyon. Bunun yanında oturum izni ve diğer Schengen ülkelerine vizesiz seyahat hakkı gibi artıları de hem yatırımcıya, hem eş ve çocuklarına, hem de büyükanne ve büyükbabalara kadar 3 nesili kapsaması da bonus olarak geliyor.
Şirketinizin, Türkiye’den gelenler için aslında yürüttüğü temel hizmetin Golden vize olduğunu biliyorum. En yetkili ağızdan duyacak olursak, nedir bu Golden vize ve Yunanistan’da almak için hangi şartları yerine getirmek lazım?
Sadece Golden Visa için değil, her tip yatırımcıya farklı bütçelerde yatırım olanakları sunabiliyoruz. Ancak Golden Visa ister istemez en popüleri ama en çok da yanlış bilineni. Bu konuda internette çok fazla dezenformasyon mevcut. Bu sebeple sürece hakim bir profesyonel ekiple çalışmak çok önemli. Golden Visa aslında bir oturum izni programının adı. Özetle; ilgili yasada belirlenen alt limit ve üzerinde meblağ tutarında gayrimenkul yatırımı yaparak süresiz oturma izni almayı kapsıyor. Yunanistan’da bu alt limit 2013 Temmuz’da değiştirilen yasayla 250.000 Euro’ya düşürülerek, bu programı uygulayan diğer AB ülkeleri arasında avantajlı bir konuma getirildi. Yunanistan’a yatırımcı ilgisi bu tarihten sonra arttı. Şartlara gelecek olursak; tek şartı minimum 250.000 Euro değerinde bir veya birden fazla taşınmaz satın almak. Oturum aldıktan sonra burada ikamet etmek zorunluluğu bulunmuyor.
Peki Golden vizenin çalışma iznini kapsamadığını Bu durumda şirket kurup oturma izni almaktan farklı bir avantajı var mı? Bir de tabii, Golden vize alarak burada yaşayan müşterilerin ne iş yapıyorlar?
Golden Visa bir oturum izni programı olduğundan çalışma iznini kapsamıyor. Yalnız burada çalışma izni dediğimiz kavramı doğru tanımlamamız gerekiyor. Şirket kurulum yoluyla oturma ve çalışma izni aldığınızda, bu size sadece kendi şirketinizde çalışma hakkı veriyor. Bir şirkette, kurumda bordrolu çalışmaya imkan tanımıyor. Yatırım yoluyla oturma izni yani Golden Visa’nın ise farklı avantajları var. İlk olarak Yunanistan’da yaşama zorunluluğu yok. Bu, başka bir ülkede yatırım yaparken Türkiye’de yaşamaya ve çalışmaya devam etmek isteyen insanlar için önemli bir nokta. Bunun yanısıra Golden Visa’da; yatırımcı ile beraber yatırımcının eşi/partneri, 21 yaş altı çocukları, eşlerin anne-babaları da oturum izni alabiliyor.
Burada Golden Visa ile oturum izni aldıktan sonra gelip yaşamak ve çalışmak isteyen yatırımcılarımıza benim önerim kendi iş sahaları veya buraya hitap edecek bir iş kolu üzerinden kendi şirketlerini açmalarıdır. Golden Visa yasasında kendi şirketini açmak ile alakalı aksi bir hüküm bulunmuyor. Şirket kurup oturma izni almak tabii mümkün ancak o şirketin kurulduktan sonra aylık bildirimleri, muhasebesi, göstermeniz gereken bir adresi, ödenecek çalışan sigortaları ve maaşları vs. olmaya devam edecek ve bu da ciddi bir masraf ve vergi yükümlülüğü getirecek. Eğer gerçekten bir faaliyette bulunmayacaksanız, sadece oturum izni almak için bir şirket açıyor-muş gibi yapmayı açıkcası önermiyorum. Sebebi de, ilk açılıştan sonra bunun size hiçbir getirisi olmadan sadece cebinizden nakit ve de ömrünüzden vakit götürecek bir külfete dönüşecek olması.
Golden Visa alan müşterilerimden burada yaşayan şimdilik yok; hepsi Türkiye’de yaşamaya ve kendi işlerini yapmaya devam ediyorlar. Yazlık ev alanlar haricinde; hepsi aldıkları gayrimenkulleri kısa dönem (AirBnb) veya uzun dönem kiralama yoluyla değerlendiriyorlar.
İnanılmaz merak ettiğim bir nokta daha var… @selanikemlakofisi sayfandan sürekli müthiş güzel restore edilmiş, şahane evler paylaşıyorsun. Bu evlerin restorasyonlarını da üstleniyor musunuz, yoksa yalnızca restore edilmiş evleri mi satışa çıkarıyorsunuz?
Beğenmene çok sevindim, teşekkür ediyorum. Instagram’da @selanikemlakofisi sayfamda paylaştıklarım çoğunlukla tadilatı tamamlanmış projeler ve bunlar arasında tadilat işlerini üstlendiklerimiz mevcut. Renovasyon işlerinde proje onayı çıktıktan sonra teslim süresi 1 ay gibi kısa bir süre. Buna ek olarak tadilat sonrası dekorasyon da istenirse bu servisi de sağlayabiliyoruz. Talep edilmesi halinde satış sonrasında; elektrik, su, doğalgaz abonelikleri, dairenin kiralanması, fatura ödemeleri, vergi takibi gibi hizmetleri de verebiliyoruz.
Bu arada insanların emlak alım kararlarını doğrudan etkileyebilecek bir başka meseleye dair de bize kapsamlı bilgi verebileceğini düşünüyorum. Sen aynı zamanda bir annesin ve kızın eğitimine Yunanistan’da devam ediyor. İlgilenebilecek olanlar için, onunla ilgili de bize biraz detay verebilir misin? Kaç yaşında, alışma süreci nasıl oldu ve nasıl bir eğitim alıyor?
Burada yaşayan yabancı ailelerin çoğu çocuklarını uluslararası okula gönderiyor. Bizse bunun aksine kızımızı özel bir Yunan okuluna göndermeyi tercih ettik. Bizim geldiğimiz sene kızımız 4,5 yaşındaydı ve öncesinde İstanbul’da tam gün İngilizce eğitim veren bir kreşe gidiyordu. Yaş olarak yeni bir dil daha öğrenmek için ideal bir yaştaydı. Buraya adapte olmasında yerli dili öğrenmesinin bir avantaj olacağını düşünerek Selanik’teki mevcut özel okullardan birinde karar kıldık. İlk 2 sene anaokulunda şarkılarla, oyunlarla Yunancayı çok iyi derecede konuşmayı öğrenen kızım şimdi ilkokul 1. Sınıfa gidiyor. Yunanca eğitim dili olduğundan okuma yazmayı okulda öğrendi ve bu sayede ana dil seviyesinde Yunancası olacak. Bu arada Türkçe okuma yazmayı da bizim desteğimizle söktü. Bu süreçte gramer takviyesi de yapacağız çünkü ana dilini en düzgün şekilde öğrenmesi ve kaybetmemesini arzu ediyoruz. İngilizce’yi ise yine okulda anasıfından beri yabancı dil olarak öğreniyor ve bu anlamda uluslararası okuldan pek bir eksiği yok. Ben açıkcası bizden sonraki jenerasyonların zaten İngilizce konuşamamak gibi bir seçenekleri olmadığını düşünüyorum. İngilizce’den ayrı olarak üzerine koyacakları her dil ilerde onlara iyi bir yatırım olarak geri dönecek. Özellikle bizimki gibi küçük yaşta çocuğu olanların; uluslararası okullarla beraber bu seçeneği de göz önünde bulundurmalarını tüm samimiyetimle öneriyorum. Asla ‘Yunanca öğrenip ne yapacak, dünyada kaç kişi konuşuyor’ diye düşünülmemeli. Çocuğunuza vereceğiniz en büyük hediye herkesin bir şekilde konuşabildiği İngilizce değil, çok daha az sayıda insanın konuşabildiği Yunanca gibi köklü bir dil olmalı. Küçük çocuklar için yeni bir dil öğrenmek bizim sandığımızdan çok daha kolay. Ancak ortaokul veya lise çağında çocukları ile buraya yerleşmeyi düşünenlere, eğer çocuğun Yunancaya karşı kendi özel ilgisi ve merakı yoksa, durumu zorlamayıp uluslararası okullara yönelmelerini öneriyorum.
Son olarak aşağıdaki kısa sorulara da cevaplarını almak isterim…
Yunanistan’daki favori adam… Santorini
Yunan mutfağındaki favori yemeğim… Yunan usulü Mousakka
Yunanistan’da içtiğim en muhteşem içecek/içki… Rakomelo
Ailece Yunanistan’da yapmayı en sevdiğimiz şey… Denizden çıkıp masaları kumda bir tavernada yemek ve ardından tekrar denize girmek.
En sevdiğim Yunanca şarkı… Me Les Agapi
En sevdiğim Yunanca kelime… Ela ligo
Bence Yunanistan’daki en etkileyici şey… İnsanların çalışmak için değil, yaşamak için çalışıyor olması 😊
Bu bilgilendiri ve samimi sohbet için Aslıhan’a çok çok teşekkür ediyorum ve ilgilenebilecek okurların detaylıca incelemeleri için Aslıhan’ın profesyonel tüm sosyal medya hesaplarını aşağıya bırakıyorum. Herkese şimdiden keyifli okumalar, araştırmalar 😊
Instagram @selanikemlakofisi
Websitesi @bayturealty
Facebook @selanikemlakofisi
Yunanistan'dan Notlar 