Güney Kıbrıs’ın inanılmaz gizemli bir yer olduğu kesin… Bu kadar yakınımızdayken müthiş bir yay çizip Atina üzerinden gidebiliyoruz. Ulusal vize almamız gerekiyor. (vize prosedürü ile ilgili yazdığım kapsamlı yazıya şuradan ulaşabilirsiniz) Bunun ötesinde, vizemizin olması da gümrükten rahatça geçebilmemizi sağlamıyor. Gümrükte, alışılmamış bu yolu yaparak adanın güneyini keşfe gelen Türk vatandaşlarına ekstra sorular gelebiliyor: Ne için geldiniz, kaç gün kalacaksınız, nerede kalacaksınız, Kıbrıs’a ilk gelişiniz mi? İşte bu tuzak soru! Çünkü soruda kastedilen aslında tamamen Kıbrıs Cumhuriyeti… KKTC’yi ziyaret etmiş olmanız “meşru ve legal” görülmüyor. Dolayısıyla aslında iyi bir ziyaret de sayılmıyor. Ancak bu kontrolün ve ekstra soruların özellikle, size eziyet etmek için yapıldığını düşünmeyin. Çünkü gayet nazikler, ama TC pasaportluların Güney’e gelmesi gerçekten gümrük polisi için de enteresan bir şey. Bu yüzden kontrolü kapsamlı olarak gerçekleştirmek istiyorlar. Genel olarak kimsenin Türklerle herhangi bir sorunu olmadığını ise şehirde hissediyorsunuz; çünkü herkes size ekstra özenli davranıyor.
Kıbrıs Tarihine Genel Bakış
Her şeyi anlayabilmek için adanın tarihini ve politikasını temel düzeyde de olsa bilmek gerekiyor. Bildiğimiz gibi adada 1960 yılında, ada Rumlarını ve Türklerini yönetime katan, iki tarafı birleştiren, Kıbrıs Cumhuriyeti adında bir devlet kuruldu. Siyasi problemlerden sonra, Türkiye’nin 1974 müdahalesi ile bu devlette, kuzeyin ayrılması sebebiyle fiili bir kesinti meydana geldi Ancak devlet aslında hâlâ, aynı isimle ve aynı yapıyla adanın güneyinde varlığını sürdürüyor. Aynılıktan kastım ne mi? Anayasası değişmedi. Hâlâ resmi dilleri Yunanca ve Türkçe ve hâlâ Meclis’te nüfusa oranlanmış şekilde hem Yunan (%70) hem Türk (%30) milletvekilleri için sandalyeler var. Ancak Türk vekiller için ayrılmış olanlar 1970 seçimlerinden beri boş. 2010 yılında Yunanca, Türkçe ve İngilizce olarak basılan Cumhuriyet’in Elli Yılı kitabında, şimdiye kadar seçilmiş tüm vekiller hakkında detaylı bilgiye ulaşmak mümkün.
Uzun lafın kısası, Meclis 1970’ten, yani aslında cumhuriyetin ikinci döneminden beri Türk milletvekilleri için ayrılan sandalyeler boşken toplanıyor. Zaten birebir aynı şekilde devam edildiği, yasal bir kesinti olmadığı ve 1974’ten sonra da herhangi bir yasal değişiklik yapılmadığı; yani çatışmacı bir tutum sergilenmediği için Güney Kıbrıs, AB nezdinde üyelik başvurusu değerlendirilebilir ve nihayetinde de kabul edilebilir bir devlet olarak görüldü.
Güney-Kuzey Arasında Gündelik Hayat
1974 öncesinde de adalı olanlar, yani aslında eskiden de Kıbrıs Cumhuriyeti vatandaşı olanlar, ülkenin AB üyeliği sonrasında, AB vatandaşı olmuş oldular. Buna tabii ki kuzeyde yaşayan Türkler de dâhil. Ancak 1974 sonrasında adaya yerleştirilenler, TC pasaportu taşıyorlar. Türkiye’den giden Türkler ile adalı Türkler arasındaki karma evliliklerde ise sorun yıllardır çözülebilmiş değil. Peki adada gündelik hayat nasıl derseniz… Kıbrıs Cumhuriyeti vatandaşı olan herkes, iki taraf arasında özgürce seyahat edebiliyor. Güneyden biri alışveriş yapmak için kuzeye, kuzeyden biri çalışmak ya da okumak için güneye inebiliyor. Araçların da serbest dolaşım hakkı var. Yalnızca yeşil sigortalı olmaları gerekiyor. Bu arada güneyin araçlarında ülke kodu olarak CY varken, kuzeyin araçlarında ülke kodu yazılması gereken mavi alan boş. Herkes kuzeyin bariz bir şekilde daha ucuz olduğunu söylüyor. Aralık 2018’de, güneyde 80 €’ya dolan araba deposu, kuzeyde 35 €’ya doluyor. Bunda tabii TL’nin değer kaybetmesinin de etkisi var, ancak yine de fiyatlarda ve ürün çeşitliliğinde büyük bir fark olduğu görülüyor.
İdari Durum
Kıbrıs Cumhuriyeti vatandaşı olan herkesin seçme ve seçilme hakkı var. Yani teknik olarak kuzeydekiler seçimleri boykot etmeseler, meclise temsilci sokabilirler. Ayrıca Kıbrıs Cumhuriyeti’nin resmi dillerinden biri Türkçe olduğu için tüm resmi kurumlardan, talep edilirse, Türkçe belge alabilmek de mümkün. Yalnız Türkçe, Avrupa Birliği’nin resmi dillerinden biri değil. Ancak yıllardır Avrupa Parlamentosu’na Kıbrıs Cumhuriyeti vatandaşı bir Türk girerse, bunun için yapılacak lobicilik faaliyetlerinde etkili olunabileceği düşünülüyordu -ki Mayıs 2019’daki seçimlerde Niyazi Kızılyürek seçildi. Öte yandan, AB düzenlemelerine göre, adanın yalnızca güneyi, üye olarak kabul edilmiş olsa da aslında adanın tamamı AB toprağı sayılıyor ve tam olarak bu husus da seyahatlerde bir “açık” olarak ortaya çıkıyor.
Peki adaya nereden giriş yapacağız?
Teknik olarak Kıbrıs Cumhuriyeti sizi adaya nereden giriş yapıyor olduğunuz konusunda kısıtlamıyor. Schengen’e üye olmadığı için tüm üçüncü ülke vatandaşlarından ulusal vize istiyor. AB üyesi devletlerin vatandaşları konusunda zaten bir sorun yok. Bu arada AB üyesi devletlerin herhangi birinden oturma izni olan üçüncü ülke vatandaşları da Güney Kıbrıs’a vizesiz seyahat edebiliyorlar; ama burada TC vatandaşları hariç tutuluyor. Konsolosluk birimleri sizi net bir şekilde, adaya Kıbrıs Cumhuriyeti’nin kontrolündeki gümrüklerden giriş yapmanız konusunda uyarıyor. “Kuzeydeki gümrükleri biz kontrol edemediğimiz için, oradan seyahat edecekseniz, güvenlik açısından her türlü sorumluluk sizdedir” diyorlar. Yani eğer TC vatandaşı değilseniz, adaya istediğiniz yerden girebiliyorsunuz.
TC vatandaşları için giriş süreci nasıl işliyor?
TC vatandaşı iseniz ve adaya kuzeyden giriş yaparsanız yalnızca kuzeyin sınırlarında seyahat edebiliyorsunuz. Ancak güneyden giriş yaparsanız iki tarafı da gezme hakkınız oluyor ve vizenizin tek girişlik olup olmaması da burada bir engel değil. Çünkü Kıbrıs Cumhuriyeti’ne göre, adanın tamamı aslında tek bir devlet, ancak bir kısım toprak (KKTC) kendi kontrolünde değil. Eğer siz, tanıdığı taraftan, güneyden, adaya giriş yapıyorsanız, legal ziyaretçi oluyorsunuz ve güneyden kuzeye geçmek istediğinizde de rahatça geçebiliyorsunuz; çünkü iki taraf arasında polislere pasaportunuzu gösterdiğiniz ve vizenizin kontrol edildiği nokta bir sınır değil, yalnızca bir kontrol noktası. Kıbrıs Cumhuriyeti, kuzeyde bir devlet olduğunu tanımadığı için, olmayan bir devletle olan kesişme noktasını da bir sınır olarak tanımlamıyor. Karmaşık görünen bu nokta, aslında olayın mantığını anladığınızda çok basit. Yeşil hat boyunca birçok kontrol noktası var ve buralardan rahatça geçiş yapabilmeniz mümkün. Yalnızca pasaportunuzda geçerli bir vizenin olup olmadığı kontrol ediliyor. İki tarafta da pasaportunuza herhangi bir mühür basılmıyor. Kuzeyde de bilgileriniz istatistikî olabileceğini tahmin ettiğim sebeplerle not ediliyor. Bu kadar! Kontrol noktalarından yaptığınız geçişlerin görülebildiği herhangi bir sistem olmadığı için de adadan dönüşünüzde gümrükte herhangi bir ek sorgulamaya falan maruz kalmıyorsunuz.
“Güneyden girip kuzeyden çıkarsak ne olur?”
Açıkçası bilmiyorum! Ben böyle bir şeyi asla yapmazdım. Ama mantık yürütmek gerekirse, pasaportla girdiğiniz bir yerden pasaportla çıkmanız gerekeceği ve zaten kuzeyin kimlikle giriş yapanlara veriyor olduğu beyaz kağıda da sahip olmayacağınız için, çıkışta pasaportunuza damga bastırmanız gerekecek ve dolayısıyla KKTC seyahati, pasaport hikayenize girmiş olacak. Ayrıca cüzdanınızı değiştirseniz de kayıtlarda seyahatinizle ilgili bir açık oluşacak; çünkü nihayetinde söz konusu olan yer bir ada ve güneyden çıkış yapmamanız demek, otomatik olarak kuzeyden çıkmış olmanız demek. Bu da olur ya bir daha vize talep ederseniz sistemde belirecektir. Bir de zaten vize başvurularında eski vize ve pasaport da talep edilebileceği için, geçmişten kaçış mümkün olamayacak. Yani bence kesinlikle almaya değer bir risk, yapılası bir şey değil. Öte yandan “Çok girişli Kıbrıs Cumhuriyeti vizesi olan TC vatandaşları adaya kuzeyden de girebiliyorlar mı?” sorusunun cevabına da sahip değilim. Çünkü sürekli seyahat etmesi gereken kişilerin (işadamları ya da Kıbrıs Cumhuriyeti vatandaşlarıyla evli TC vatandaşları) haricinde çok girişli vize almak çok da alışıldık bir durum değil. O aşamaya gelen birimiz olursa yazıyı tekrar güncellerim ya da bakarsınız ileride yeni çözümler bulunur ve o zaman seyahatler, her açıdan çok daha kolay olabilir.
Zor ve karmaşık da olsa adanın güneyi kesinlikle bambaşka bir tecrübe sunuyor. Tüm bu süreçleri yaşamak bile başlı başına ciddi bir deneyim. Ben eğer fırsatınız varsa, bu deneyimi elinizin tersiyle itmeyin derim. Öte yandan, sizin de Kıbrıs ile ilgili bir tecrübeniz varsa lütfen yorum olarak bırakın. Umarım kapsamlı ve bilgilendirici bir yazı olmuştur. Ayrıca Kıbrıs paylaşımlarım için Instagram’da #kibristannotlar hashtagine de göz atabilirsiniz. Planlayan herkese şimdiden keyifli seyahatler dilerim!
Not: Bu arada Kıbrıs Cumhuriyeti’ne 7 milyon € (😀) hibe etmeniz ve ülkede bir mülk edinmeniz durumunda, anında vatandaşlık alabiliyorsunuz. Ayrıca TC vatandaşlarının ülkede şirket kurmaları da mümkün.
Olayı çok güzel anlatmışsınız… Ben de bir ekleme yapayım: eğer AB vatandaşı iseniz Kuzey’den(KKTC) Güney’e(KC) giriş yapabiliyormuşsunuz. Bunu Lefkoşa’da şehir merkezindeki kontrol noktasında sormuş ve olumlu cevap almıştık. Yani anladığım kadarıyla Birlik vatandaşları kontrol noktalarından geri çevrilmiyor, güneye geçişlerine izin veriliyor.
BeğenBeğen
Yalnızca AB vatandaşları değil, TC ve Azerbaycan vatandaşları hariç herkes kuzeyden giriş yapabiliyor. AB vatandaşları için vizeye gerek yok, diğer ülkerlerde de gerekiyorsa vize alınmış olması gerekiyor.
BeğenBeğen