Korona virüs günlerinde, Yunanistan sohbetlerimiz haberci Hasan Aydın ile devam ediyor. Her gün kamera önünde gördüğümüz gazetecilerden/habercilerden biri olmasa da Hasan Bey aslında belki de biz fark etmeden hepimizin evlerine sürekli konuk olanlardan… 😊 Bugün okuyacağınız bu keyifli Yunanistan sohbeti ile onun özel alanına seyahat ediyor olacağız. Lafı uzatmıyorum. Gelin Hasan Aydın’ın gözünden Yunanistan’ı birlikte keşfedelim… Hepinize şimdiden keyifli okumalar olsun 😊
Öncelikle talebimi kabul ettiğiniz ve sorularıma vakit ayırdığınız için teşekkür etmek istiyorum. Hepimizin iyi bildiği, ancak kamera önünde görmediği ünlülerden olduğunuzu söyleyebiliriz sanırım. Bize kısaca kendinizi tanıtabilir misiniz? Kimdir Hasan Aydın? Neler yapar?
Mesleğe 1986 yılında gazeteci olarak başladım. 1992 yılında özel televizyonların da kurulmasıyla birlikte televizyon haberciliğine geçtim. Ağırlıklı olarak Milliyet, Hürriyet, Inter Star, ATV ve 2007 yılında kuruluşundan itibaren de Fox Haber’de mesleğimi çok severek icra ettim. Şimdi de Fox Haber’de Ana Haber Bülteni Editörü olarak görev yapıyorum.
İşim dışında beni heyecanlandıran ilgi alanlarının başında, Türkiye ve dünyayı gezerek keşfetmek geliyor. Eşim ve kızımla fırsat buldukça farklı kültürlerin, yeni mekan ve yeni hayatların peşine düşmekten mutlu oluyoruz.
Önce turistik sorularla başlayalım istiyorum. Fırsat buldukça Yunanistan’ı ziyaret etmekten keyif aldığınızı biliyorum. Şimdiye kadar nereleri gördünüz?
Yunanistan maceramız Rodos adasıyla başladı. Sonrasında değişik zamanlarda Santorini, Kos, Mikonos, Sakız, Midilli, Samos, Thasos, Halkidiki, Atina, Selanik, Kavala derken azımsanmayacak kadar yeri görmüş oldum. Bazı bölgelere birden fazla gittim. Hepsinden de farklı deneyimler ve anılarla mutlu döndüm.
Peki Yunanistan’a ilk ziyaretiniz olan Rodos’u bizim için detaylandırsanız… Seyahatiniz ne zaman gerçekleşmişti? O seyahatinizden beri ülkeyi değerlendirmenizi istesem nasıl bir gözlem yaptığınızı söyleyebilirsiniz? Burada bize meslek icabı da baktığınız farklı pencereden yanıt verirseniz çok seviniriz.
Yıl 2006 idi. Yunanistan’dan yeşil pasaporta bile vize isteği yıllardı. Seyahat tarihi süresi kadar giriş-çıkışlı vize veriyordu. Ondan sonra bazen anakara bazen de adalara gidip geldim. Yunanistan da pek çok ülke gibi gidilen bölgeye göre farklı izlenimlerle karşılaştığınız özelliğe sahip. Örneğin adalardaki Yunanistan ile ana kara arasında bariz farklar oluyor. Adalar halkı daha konuksever, turizmi içselleştirmiş, adasına göre kimi zaman daha şık kimi zaman daha salaş mekanlarda hep misafiri mutlu etmek için motive olmuş insanlarla dolu. Atina, Selanik, Kavala, Dedeağaç gibi bölgelerde ise bu özellik o kadar güçlü değil. Adalarda olduğu gibi bir ilgi ve yaklaşım yok. Ekonomik krizin etkilerinin yaşandığı yıllarda bu hissi daha fazla yaşadığımı söyleyebilirim. Atina’ya gittiğim dönemde şehrin merkezi ve lüks yerlerinde bile evsiz barksız insanlarla dolu olmasına şaşırıp üzüldüğümü hatırlıyorum.
Yunanistan’da belirttiğiniz gibi, bölgeler arasında gözlemlenen bu çeşitlilikle birlikte bir de sıkça ülkenin hiç değişmediği söylenir. Sizce bu durum Yunanistan turizmine nasıl etki ediyor? Türkiye çerçevesinden bakarsak, kişisel tecrübelerinizden de yola çıkarak, genel bir yorum yapmanız gerekirse, Türkiye’den gelen turistler sizce bu konuda ne hissediyorlar?
Yunanistan önemli bir sanayisi olmayan biraz denizcilik, daha çok da turizmle ayakta var olmaya çalışan bir ülke. O yüzden yıllar içinde çok büyük değişiklere tanıklık etmedim. Bu aslında ülkenin coğrafyası ve güzelliklerinin bozulmaması için büyük bir şans. Zaten genelde turistler ve özelde biz Türk turistler, denizi doğası bozulmamış yerleri artık mumla arıyoruz. Yunanistan en azından bu hatayı yapmıyor. Ülkesini, doğasını, kültürünü olabildiğince korumayı başarıyor. Bu da ülkeyi ziyaret edenleri mutlu etmeye yetiyor. Esnafın turisti kazıklamaması da Türkiye’de ağzı yananlar için müthiş rahatlık getiriyor.
Peki Yunanistan’a seyahat ettiğinizde yapmaktan en keyif aldığınız şey ne oluyor? Yunanistan’da klasik bir gününüz nasıl geçiyor?
Benim için Yunanistan’ın öne çıkan özellikleri mutfağı; samimi, özenli ve lezzetli tavernaları. Yunanistan’ı adalar ve deniz olmadan düşünemiyorum. Keşke biz de denizimizi ve sahillerimizi onlar kadar koruyabilsek. Yunanistan’a daha çok yaz aylarında gittiğimiz için gündüzler sahillerde güneşlenip, denizde kulaç atmakla geçiyor. Mutlaka gittiğimiz bölgedeki tarihi ve kültürel eserleri de ziyarete zaman ayırıyoruz. Akşamları da güzel taverna ve kafeleri keşfe çıkıyoruz. Yemek, mutfak, müzik, yaşam ve iletişim alışkanlıklarımız; başka hiçbir ülkeyle olmadığı kadar birbirine benziyor. Ülkenin en temel geliri turizmden olduğundan belki de bu konuda çok iyiler. Müşteri memnuniyeti, misafirle bırakmaları gereken mesafe, yeri geldiğinde sıcak bir dokunuş gibi güçlü kaslara sahipler.
Türkiye ve Yunanistan’ın ortak kültüründen de bahsetmek gerekirse… Yemekler, müzik, aile, iletişim şekli… gibi kültürel alanlarda siz nasıl bir ortaklık ya da farklılık gözlemliyorsunuz? Ve tabii çok merak ediyorum. Şimdiye kadar, bunların herhangi biriyle ilgili bir haber yaptınız mı?
Türkiye ve Yunanistan iki ayrı ülke gibi dursa da aslında birbirlerinin aynı diyebileceğimiz özelliklere sahip. Nedir bunlar? Mesela yemekler. Adları bile aynı. Müziğimiz, şarkılarımız. Son dönemin değil ama geçmişin ortak şarkı ve türküleri o kadar çok ki… Burada Türkçe orada Yunanca söyleniyor. Yunanistan’da bazen şarkıların bir kısmının Türkçe söylendiğinde bile tanık oldum. Tiplerimiz, fiziksel özelliklerimiz ne kadar benziyor farkında mısınız? Yunanistan’a gittiğimizde çoğu zaman karşımda Yunanca konuşan Türkleri görüyorum gibi geliyor. Bütün bunlar uzun yıllar aynı coğrafyada var olan toplumlar olmamızın doğal sonucu. Mübadale süreci de iki ülkenin kültürünü birbirine taşıyıp orada sürdürmesinin en büyük etmeni. Bu konuları içeren haberler yapmadım. Ama şunu biliyorum ki, özellikle politikacılar iki toplum arasında husumet söylemlerini dostluk türkülerine tercih ediyor. Oysa halkın büyük çoğunluğu birbirine bu kadar düşmanca bakmıyor. Bunu onlarla konuştuğunuzda görüyorsunuz. Zaten büyük kısmının Türkiye ile ilgili geçmişi, dostlukları, yakın zamanda edindiği arkadaşları var.
Türk-Yunan İlişkilerini de yıllardır gözlemlemiş bir haberci olarak, sizce ilişkilerin iki ülke açısından da en iyi olduğu dönemler hangi dönemlerdi?
Türk –Yunan ilişkileri hep inişli çıkışlı olmuş. Bazen iyi bazen kötü. En iyi olduğu yıllar ise İsmail Cem ile Yorgo Papandreu’nun bakanlık yaptıkları zaman diyebiliriz. Sosyal demokrat iki ismin birlikte zeybek oynadığı görüntüler hala hafızalarımızda… Yakın geçmişte görev yapan Çipras da iki ülkenin dostluğuna önem veren bir liderdi. Şu dönemde ne yazık ki soğuk rüzgarlar esiyor yine.
Son dönem yorumunuza katılamayacağım ama bu bambaşka bir tartışma konusu… Yine habercilik tecrübenize güvenerek sormak istiyorum. Yakın gelecekte, Türk-Yunan İlişkilerinin nasıl seyredeceğini düşünüyorsunuz? Geçmişteki herhangi bir dönemle benzetmeniz gerekse, sizce yapısal olarak, en çok ne zamandaki ilişkilere benziyor?
İki ülke Ege Denizi gibi dünyada benzeri az olan bir coğrafyanın iki yanını paylaşıyor. Burasının tanıtımı ve pazarlamasını (doğasını koruyarak tabii) beraberce yapabilir. Ege Denizi dünyanın ilk sıralarında yer alan bir cazibe merkezine dönüşebilir. İki ülke ekonomisi ve insanlarının böyle bir buluşmadan müthiş kazancı olur. Ama ne yazık ki yakın zamanda bunun olabileceğini görmek hayal. İki ülke arasındaki ilişkilerin iyiye ya da kötüye gitmesi kanımca iktidardaki partilere bağlı. Sosyal demokrat görüşteki partiler iki ülke arasındaki dostluğa daha sıcak bakıyorlar. Haliyle gerginlikler de daha az oluyor. Kıbrıs konusu da ilişkilerin sıcaklaşmasını engelleyen konulardan biri.
Son olarak aşağıdaki kısa sorulara da cevaplarınızı almak isteriz…
Yunanistan’daki favori şehrim… Selanik
Yunanistan’daki favori adam… Santorini
Yunan mutfağındaki favori yemeğim… Kabak kızartması
Bence Yunan kültüründeki en etkileyici şey… Eğlenmeyi bilmeleri ve tarzları
Bence Yunanistan’daki gelmiş geçmiş en başarılı siyasetçi… Yorgo Papandreu
Bence Türk-Yunan İlişkilerinin bugününe Türkiye’de en fazla katkı sağlamış kişi… İsmail Cem ve Zülfü Livaneli
Bence Türk-Yunan İlişkilerinin bugününe Yunanistan’da en fazla katkı sağlamış kişi… Mikis Teodorakis
Bu güzel sohbet için Hasan Bey’e çok çok teşekkür ediyorum ve Hasan Bey’in sosyal medya hesaplarını aşağıya bırakıyorum. Herkese şimdiden keyifli takipler 😊
Instagram @hasanaydin66
Twitter @hasanaydin66